9 Nisan 2015 Perşembe
Phoenix: The Rising of The Brand New Story
Entersan bi' dönemden geçiyordum... Evet toparlamıştım, evet yeni kararlar almıştım ve bunları uygulamaya çalışıyordum ama yine de eksik parçalar ağırlıktaydı, sallan yuvarlan yaşamaya devam ediyordum. Kafam çok karışıktı; kendimden, insanlardan, neler yaşayacağımdan emin değildim. 'Tugay' gibi içinde bin bir renk barından biriyle tanışmıştım. Ondan bir şeyler öğrenmeye, bi' çıkış yolu bulmaya çalışıyordum...
İnsanlarla olan deneyimim sadece sohbet etmeyle kalmış olsa da beni fazlasıyla etkilemişti. Aslında bu atılım iyi de olmuştu çünkü bu şekilde ne istediğimi çok daha iyi bi' şekilde anlamıştım. Nitekim öğrendiğim dersler o ortama ve insanlara ön yargılı davranmamama engel olamamıştı.
Sonra Tugi'yle sohbet ederken ondan aldığım öneriler doğrultusunda farklı bir yol izlemeye karar verdim. Sadece sonuç odaklı olacaktım çünkü temel odağımın 'cinsel deneyim' olmasını korursam; daha önce beni olumsuz yönde etkileyen,demoralize eden etmenlerden ve olaylardan korunmuş olurum diye düşünmüştük. Ben de sahalara dönüp bir şekilde kendimi ifade etmeye, tabiri caizse orada hayatta kalmaya çalışmaya başladım. Şimdi düşündüğümde birkaç isteksiz, fazlasıyla zoraki şekilde yaptığım sohbetleri hatırlıyorum da... şuan o sohbetlerin bende ifade ettiği tek şey: Karanlık. Bunun sebebi sohbetlerin veya amacın karanlık ameller teşkil etmesi değil, sadece benim doğama ve yapıma oldukça aykırı eylemler olduğu için böyle hissediyorum. Var oluşumu, doğamı, özümü kabul edip kendimi olduğum gibi saydam bir şekilde yansıtmak yerine, çoğunluğun renklerine bürünmeye çalışarak öncelikle kendimi kandırmaya teşebbüs etmiştim nitekim. Neyse ki duvara toslamadan son anda gayri ihtiyari bi' manevrayla bildiğim yolda buluverdim kendimi. Üstelik ılık bir ilkbahar sabahı, güneşli ve yemyeşil bir orman yolu misali insanın içini açan, mutluluk ve huzur verici bir yoldu ilerlemekte olduğum bu yol...
Ben yine isteksiz denilebilecek şekilde öyle takılırken bir gün bi' mesaj aldım, ''merhaba, tanışabilir miyiz ?'' diye. Genelde ilk bana yazan insanlardan pek elektrik alamam, düne kadar sanki önce benim karar verdiğim kişiyle bir şeyler yaşayacağım gibi bir olgu vardı zihnimde. Ben de bu önyargıyla, biraz da nötr bi' şekilde ''tabiki neden olmasın'' şeklinde cevap verdim. Güzel, samimi ve akıcı bir sohbetle birlikte bana kendisini gösterdi. Hoş biriydi açıkçası ve yoğun bir yakınlıktı onun fotoğrafını görünce ilk hissettiğim. Sonra sohbet güzel bir şekilde ilerledi, ertesi gün Whatsapp'tan yazışmaya başladık ve akşam da buluşmaya karar verdik. Gün boyu üzerimde heyecan ve tatlı bir gerginlik hakimdi. Onu pek tanımadığım için değişik duygular hissediyordum ona karşı: Farklıydı benden, ama insanı kendisine çeken, yanında kendini rahat ve iyi hissedebileceğin ilginç bi' aurası vardı. Onu henüz görmemiş olmama rağmen bunu hissetmiştim az biraz. Kendisiyle ilgili yaptığı her açıklamaya karşı birden yükselip birden düşüş yaşamam da bayağı ilginç bir anıydı :) Nitekim akşam oldu ve Cevahir'de buluştuk. İtiraf ediyorum onu ilk gördüğümde dikkatimi teken tek şey aramızdaki boy farkıydı. Bu ön yargının çok üzerinde durmamaya çalıştım ama ilk sohbetimizde bunun etkisinden kurtulduğumu söyleyemem. Sonrasında Carl's Jr.'da oturup bir şeyler yedik ve sohbet ettik. Güzel ama biraz kuru bir sohbetti sanki. Belki de o ilk tanışmanın getirmiş olduğu yabancılık ve mesafeydi bunun sebebi bilemiyorum. Vakit akşam 10 olunca mecburen kalkmak zorunda kaldık. Açıkçası ben biraz daha vakit geçiririz diye düşünmüştüm ama önüme birden 'ya ayrılalım ya da gel bize gidelim' şeklinde bir öneri sunulunca afalladım biraz. İtiraf etmek gerekirse buluşmadan önce gözümü karartıp kısmetse bu gece sonuna kadar gitmeye karar vermiştim. Ama gerçek hayatta deneyimlenince o cesaretim kayboldu biraz. İşte burada olayın seyrini değiştiren, kilit nokta Met oldu. Beni evine çağırma tarzı, bunu ifade ediş şekli, ısrarı, isteği ve arzusu tamamen olması gerektiği gibiydi. Sanırım benim gibi birinin ilk defa böyle bir teklife evet demesinin en önemli sebebi de bu olmuştu.
''Peki'' dedim ve eve doğru yola koyulduk. Aslında pek gerginlik hissetmedim yol süresince. Met'ten de fazlasıyla etkilenmiş olduğumu söyleyemem ama ona karşı ilginç bir duygu hakimdi içimde. Sanki birbirimizi uzun süredir tanıyormuşuz gibi bir monotonluk vardı o an eve dönüşümüzde. Sonunda eve vardık. Eve ilk adım atmamdan itibaren hissettiğim o sıcaklık ve samimiyet kafamdaki bazı şeylerin netleşmesinde en önemli etken oldu . Sonuçta hayatında ilk defa tanıdığın birinin ilk defa evine misafir olarak gidiyorsun ve ortamdan aldığın elektrik senin tepkilerin ve reaksiyonların için gerçekten çok önemli. Benim de o sıcaklığı ve güzel enerjiyi aynı zamanda evden de almam beni oldukça rahatlattı. Sonra Met nereye kayboldu diye bakınırken göz ucuyla odada namaz kıldığını görmem benim için değerlendirmeyi bitirdiğim an oldu. Artık hala benim için bir yabancı olsa da ona güvenebileceğimi biliyordum. Sonra ev arkadaşı geldi ve kısa bir tanışma ve oturmanın ardından o, uyumaya karar verdi. Benim o an bunu duyduğumda uyku durumum birden uçuverdi tabi. Ben 'Kem küm' leyerek, birazcık ta istemsiz ona eşlik ettim. O an hissettiklerim gerçekten çok ilginç duygulardı. Bir şeyi ilk kez deneyimlemenin vermiş olduğu o gerginlik gerçekten yoğun ve biraz rahatsız edici. Ama ışıklar sönüp te yanyana uzanınca kendimi biraz daha rahatlamış hissettim. Sonra yavaş yavaş bir şeyler oldu, anın getirmiş olduğu şekilde sarıldık, öpüştük, seviştik; ben o beni ilk öpüşünden 5sn sonra orgazm oldum falan :)) Tabiki daha sonra anladım ki aramızdaki o ten uyumunun mükkemmelliği benim tüm heyecanımı, gerginliğimi alıp götürüp libidomun bu kadar yükselmesine sebep olmuştu. Güzel bir gece geçirdik. Benim açımdan her şey çok iyi geçti. Hatta tahminimden, beklentimden ve belki de yerine göre hayal ettiğimden bile daha iyiydi diyebilirim. Sabahı kafamda deli sorularla beraber uyanmam, biraz samimiyetsiz ayrılışımız, her şeyin daha çok yeni olması, benim hiçbir konuda öngörüde bulunamamam, ama emin olduğum tek şeyin o adamda bir şeylerin beni kendisine çekiyor oluşu; önyargılarımı, düşüncelerimi, duvarlarımı delip geçmeyi başarmış olması, onun yanındayken kendimi 'evde'ymişim gibi hissetmem... beni farklı, güzel, yeni bir hikayenin beklediğine delaletti adeta. Ben biraz neye uğradığını şaşırmış, kafasında bazı şeyleri oturtmaya ve olayları doğru bir şekilde yürütmeye çalışmayla meşgul iken; sonrasında neler mi oldu ?
İlerleyen günlerde...
Kaydol:
Yorumlar (Atom)