Dün gece kendimle ilgili bir şeyler karalerken Fuat'la olan ilişkimin son zamanlarını ''kara delik'' diye betimlediğimi fark ettim. Gerçekten de ilişkiyi 'ayakta tutmak' için kendi merkezinizden uzaklaştığınız anda kendinizi içinizdeki her şeyi yutan bir kara deliğe ellerinizle teslim etmiş oluyorsunuz. Ta ki sizden geriye sadece kırıntıların kalmış olduğunu fark edene dek...
Fuat ile ilişkimizi bitirmeye karar verdiğimde ben de aynen böyle hissediyordum. Onu memnun etmek ve ilişkiyi sürdürmek için kendimden ve öz saygımdan o kadar fedakarlık etmiştim ki beni koruyacak ve hayatta var olduğumu hissettirecek bir ego kırıntım bile kalmamıştı. Üstelik buna gönüllü olmam ilişkide silik olmayı kabul etmem demekti ki bu da aslında ilişkinin bitiş antlaşmasını kendi ellerimle imzalamam demekti. Lakin o anda böylesi bir farkındalığa sahip değildim. İstediğim tek şey bu ilişki süresince hissettiğim bu ''birlik ve bütünlük'' hissinin sonsuza dek sürmesiydi. Bunun için elimden geleni yapmaya hazırdım ama karşı tarafı aynı istek ve kararlılıkta görmemek son zamanlarda beni oldukça demoralize etmeye başlamıştı. Beraber yaşama planları yaparken bana Türkiye'nin başka bir yerinde çalışmak zorunda olduğunu söylemesini kabullenemiyordum. Şartlar bunu gösteriyor olabilirdi ama tr nin diğer ucuna gidecek olması ilişkimizin bitmesi anlamına gelmemeliydi. Ben ondan yapıcı bir adım beklediğim sürece o kendi hayatına ve yoluna odaklanmayı seçti ve nitekim sonunda ben bu ilişkinin beni ne kadar silik bir varlığa çevirdiğini anlamış bir şekilde noktayı koymak zorunda kaldım.
İlk zamanlar oldukça zorlayıcı geçti. Tipik bir depresyon hali içindeydim ve tek isteğim saatlerce uyumaktı. Çalışmaya geldiği Otel'den attığı son instagram postunu gördüğümde kendimi ne kadar ezik ve zavallı hissettiğimi hatırlıyorum. Ben paramparça olmuştum ama işte o her şeye rağmen ışıldıyordu. O zaman anladım ki ya bu ilişkinin beni bitirmesine ve yok etmesine izin verecektim ya da son kalan kırıntılarımı özenle toplayıp kendimi yeniden inşa edecektim. Çok şükür ki akrep burcunun yeniden doğuş özelliği devreye girdi ve ben ne kadar zor, ağır, imkansız görünse de kendimi küllerimden yeniden oluşturmayı seçebildim.
Bu süreçte bana yol gösterici birçok rehber ve kaynak eşlik etti. Yüce yaşama bu sebeple minnettarım, bu kılavuzları fark edemeseydim belki de şuan bu kadar merkezimde olamayabilirdim. Dağılmış halimi bağrıma basıp kendimi iyileştirmeye çalışırken tesadüf eseri Twitter'da Kuzey Ay Düğümleri ile ilgili bir kaynağa denk geldim. ''Ruhsal Astroloji'' isimli bu kaynak doğum tarihinize göre KAD'nüzü hesaplayıp size yaşamınızda yol gösterecek ve ışık tutacak bir takım öneriler içeriyordu. Benimki Oğlak Burcuna denk geldiği için Oğlak'ı okumaya başladım. Beni ve hayatımı bu kadar iyi özetleyen başka bir kaynak hayatım boyunca görmemiştim. İlişkilerden tut hayata, yaşama dair başarısızlığım ve mutsuzluğumun tüm sebepleri teker teker yüzüme vuruluyordu ve ben her aldığım darbeyle farkındalığımı biraz daha arttırarak kendime geliyordum. Bu bilgiler elbette tek bir burca indirgenemeyecek derecede değerli bilgilerdi ama yaşamınızdaki yatkınlığınız bazı temel prensiplerin sizin için daha hayati olması demek oluyordu. Benim yediğim en büyük tokat ''özsaygı'' ve ''yaşamın sorumluluğunu üstlenme'' kısımlarından oldu. Sonradan düşündüğümde öz saygımı kaybedecek her davranışta aslında kendimden ne kadar uzaklaştığımı ve kendimi silikleştirdiğimi fark ettim. Yaşam deneyimlerimin çoğuyla yüzleşmek acı verici olduğu için başımı kuma gömmeyi ve sorumluluktan kaçmayı tercih etmiştim ta ki kendim dışında kaçacak hiç bir yer kalmayana dek...
Bu sebeple sevgi, ilgi,mutluluk ve şevkat dahil bundan sonra bir şeyi dışarıdan aramak yerine önce kendime vermeye, kendimle ilgilenmeye, hepimizin zaman zaman dalga geçtiğimiz ama aslında hayatta mutlu olmak için temel gereksinim olan 'kendimi olduğum gibi kabul edip sevmeye' ve hayatımın her alanında seçimlerimin sonuçlarını kabul edip ''çözüm olmaya'' karar verdim. İşte o zaman kara enerjilerin ve bulutların sarıp sarmalandığı yaşamıma bir ışık demeti süzülmeye başladı ve ben o ışığı takip ettiğim sürece Öz'üme, kendi merkezime doğru yol almaya başladım. Yaşamda mutlu olabilmek için kendi kendinin ''sağlıklı yetişkin''i olman gerektiğini anladım ve etrafımdan beklemek yerine o desteği, motivasyonu, ilgiyi, sevgiyi ve şevkati kendime verdim. Kendi merkezime yerleştikçe sosyalleştim, yeni insanlar tanıdım ve birbirimizin yaşamlarına dokunmamıza izin verdim. Hayatımda kendimi hiç bu kadar yetkin ve ''yaşıyor'' hissetmemiştim. Ben kendi değerimi koruduğum, sınır çizdiğim sürece aslında her türlü sağlıklı ilişkinin adımını atmış olduğumu anladım. Kendimi ve etrafımdaki insanları yargılayıp ''kurban rolünü'' oynamayı bıraktığımda yaşamın bana kendi baş rolümü seve seve sunduğunu gördüm. Şimdi ne zaman yaşamımda bir kriz çıktığında veya acı verici bir durum olduğunda ne kadar zor olsa da onunla yüzleşip çözüm olmayı seçiyorum ve evrenin akışına kendimi bırakarak kaostan daha yüksek bir düzeye kendimi çıkarabiliyorum.
Bu yazıyı yazma amacım okuyana yaşam koçluğu yapmak veya bilgiçlik taslamak değil. Başından beri söylediğim gibi sadece kendime yazmak asıl amacım. Yazarak farkındalığımı arttırmak ve okuyan insanlara bir nebze de olsun katkı sağlayabilmek. Bu yazının da temel amacı kendi yaşam deneyiminizde size bir nebze de olsun ilham ve katkı olabilmesi. Hepimizin zorlu ilişki süreçleri ve yaşam deneyimleri olduğunu biliyorum. Genelde iki kişi bir date de bir araya geldiğinde birbirlerinin ilişki bagajlarını ve geçmişlerinden edindiği ön yargılarını kusmaktan başka bir şey yapmadıklarını görüyorum ve sağlıklı bir ilişkiye başlayamamamızın en temel sebebi de aslında bu. Geçmişte yaşadığınız her ne varsa bir hayalet gibi sizi takip ettiği sürece sağlıklı bir ilişkiye başlamanız imkansıza yakın. Geçmişle yüzleşip onu ait olduğu yerde bırakarak yeni deneyimlere ve olası bir durumda üzülebilmeyi kucaklayabilecek özgüvene sahip olmamız lazım. Unutulmaması gereken diğer bir konu da hiç kimsenin size zaten sizde ait olmayan bir şeyi veremeyeceği. Kendinizi ''tam ve bütün'' hissetmek adına dışarıdan toplamaya çalıştığınız her parça size asla tamamen uymayacak. Bu yüzden deneyimlemeyi seçtiğiniz her şeyin öz kaynağı siz olun ve önce onu kendi benliğinize siz verin. Siz kendi Öz'ünüzle tam,eksiksiz,uyum içinde olmayı hissettiğiniz zaman işte o zaman sizin gibi Öz'ü ile bir arada ve uyum içinde olmayı başarmış biriyle derin bir ilişki deneyimi deneyimleyebilir, o kişi ile karşılaşana dek kendi cennetinizi yaratmaya ve deneyimlemeye huzur içinde devam edebilirsiniz.
Sevgiyle kalın,
MoB