24 Şubat 2011 Perşembe

2. Raund

Bugün o sarı hareyi gördüm yine karşımda. Ukela ukela tüm kasıntısıyla yayıyordu  görkemli ışımalarını. Belli ki yeni avlarını sabırsızca bekliyordu.Tv deki görüntü yönetmenini çoktan kapmış olsa gerek ki,oda elindeki tüm imkanlarla o ışıltıları göz alıcı bir ışık şovuna dönüştürmek için elinden geleni yapmıştı. Sanki aramızda gerçekten bir savaş varmış gibi, o sarı hare herşeye inat saniyelerce kendi şovunu sergilemekten ve etrafındaki onu seçen ordusuyla güç gösterisi yapmaktan çekinmemişti. Dizi başka bir sahneye geçince bunu kendi hayal alemimde yarattığım mini bir senaryo olduğunu an geçmeden anladım.
O anın geçeli tam 6 gün olmuştu.Neredeyse 1 hafta...Belli ki yıllık iznine ayrılmış L. Ehh tabi düğün hazırlıkları,gelinlik,damatlık,birlikteliklerini kendi seçtikleri bir ritüelle kutlayacak olan yerin seçilmesi.Koşuşturmacalar... Masraflar... Anlayabiliyorum onu. En azından anlamaya çalışıyorum. Hayal ediyorum hep,ben onun yerinde olsam neler yapardım? Evet itiraf edeyim, yapacağım herşey biraz daha şaşalı ve göze batan cinsten olurdu ama temelde yapacaklarım onunkinden farksız olurdu. Umarım istedikleri herşey kusursuz devam eder...
Uzun süredir dolandığım kendi çevremden çıkıp, hiçbir tehlikeye aldırmadan başka bir yabancı bölgede gizli gizli dolaşmanın ardından devasa beyaz spot ışıkları beni birden yakaladı. Ve işte ben bu haldeyim. Şaşırmış,irkilmiş ve gözleri ışıktan kamaşmış... Muhafızların beni kolumdan kaldırdığı gibi yaka paça kendi bölgeme götürdükleri sırada bende o an yaşadıklarımdan yeni dersler,yeni anlamlar çıkarıyordum... Çok maceraperest olmamak gerekiyormuş meğer.Ya da yakalandığında 32 dişini birden gösterip sırıtabilecek kadar yüzsüz...
bu Deneyimim,uzun bir süre kanımın yüklü bir endorfin ile seyahat etmesine sebep olacağı gün geçtikçe belli olmaya başladı. Neyse ki teyzemin sözleri aklıma geldikçe kendimi biraz daha iyi hisseder gibi oluyorum.''Herşeyin ilki zordur şekerim,merak etme''...
Gün geçtikçe ister istemez olanlar hakkında daha çok kafa yorarken buluyorum kendimi. Daha çok kendi hissettiklerim hakkında...Gerçekten ne istediğimi mi anlamıştım?Yoksa hep verip veriştiğim,yaşadığı birkaç olumsuz olay yüzünden sevmekten ve inanmaktan korkan insanlar grubuna bende mi dahil olmuştum. Gerçek ne olursa olsun benim ona böyle kısıtlı bir yaşam vaad etmediğim kesindi. O anlasa da anlamasa da ben ona sonsuz,özgür ve yaşam dolu bir hayat vaad etmiştim hep. Çevresindeki herkes tekliflerini kapalı bir zarf eşliğinde sundu. Ve ihaleyi biri kazandı.Kazanan herkesin önünde duyurulunca benimde kazanan olmadığım böylelikle belli olmuş oldu. Bakalım birdahaki sefere teklif götüren tarafı mı ?,tekliflere açık olan tarafı mı  oynayacağım ? Yoksa bu platformu sonsuza dek terk mi edeceğim? Bekleyip göreceğiz...
''hic kimse iki kisi arasindan mutlu olabilecegi kisiyi dogru tahmin edemeyecek kadar aptal degildir.
Ey sen secilmemis tarafta bulunan ölümlü fani,bu yuzden bu dusunceyi birakip kendini avutacak baska bir masal bulsan iyi edersin..''
Sanırım şimdilik en mantıklısı bu düşünceme sahip çıkarak,kendim ile ilgili başka masalları oynamaya devam etmek...
Ahh az kalsın unutuyordum:Sen şovuna devam et sarı halkacık,ben şimdilik seni keyifle izlemekle yetineceğim. Sana yeni kurbanlar avlamakta başarılar. Ama unutma ki,her kuşun eti de yenmez...

The Big Bang!

Aşk,Sevgi,Hoşlanma... Bu duyguların bugün benim için anlamı çok büyük-tü.Kalbimin derinliklerinde ki bu duygular önce bir volkan gibi patladıktan sonra,hayatım boyunca asla unutamayacağım izlerini bıraktılar. Bugünün benim için değeri çok büyük... Çünkü bugün kelimenin tam anlamıyla küllerimden yeniden doğdum,günün anlamını ve önemini taşıyan ve asla unutmayacağımı sağlayan izler ile...
Bu gün en sonunda aklımdaki,ruhumdaki,kalbimdeki en büyük karmaşıklık,en büyük belirsizlik,en büyük fırtına altından yapılmış bir hare ile sonsuza dek yok edildi. Harenin parıldayan ışınları gözlerimden önce zihnime,ardından ruhuma ve en sonunda tüm benliğime ulaşarak benimle birlikte sonsuzluğa taşınacak olan izlerini bıraktı.
Çok uzun zamandır sevdiğim,hoşlandığım,fedakarlık ettiğim,geceleri düşlerimi süsleyen, nihayet bir seçim yapmıştı artık.Aylardır süren bu kovalamaca oyunu da böylelikle yok oldu artık. Aşka,sevgiye dair tutunduğum son dalda kırıldı ve ben kendimi sonsuz bir boşlukta buluverdim. Neyseki yedek iniş takımlarımı yanıma almışım. Biraz sarsıntılı bir bocalamanmanın ardından sağ salim zemine inebildim.Gerçeğin ve kesinliğin o parlak ışığını gördüm. O Kapıdan geçtim. Artık başka birisiydim...
O altın sarısı hareden çıkan ışınlar benim kimyamı değiştirdi.Bazı duyularımı güçlendirirken,bazılarını benden söküp aldı. Artık tek bildiğim bir insanın ancak ve ancak kendisine karşı bir sevgi besleyeceği ve bunun böyle olması gerektiği. Eğer bunu farkedemezsek,hayat gerekirse zor kullanıp bizi doğru rotaya mutlaka sokacaktır. Bunu anlamak yada inat etmek tamamen bizim elimizde. Savaşın tüm gücünüz tükenene kadar,mücadele edin. En azından yenildiğinizde aklınızda soru işareti kalmamış olur.Bana soracak olursanız, ben artık başkasına ait izler taşımak istemiyorum kendimde. İlk ve son olacak bu ize teşekkür edip minnettarlığımı iletmekten başka yapacak hiçbirşeyim yok artık...
Birisini severiz,ona karşı farklı duygular hissederiz.Bazen o kişi bunun farkına varamayabilir,yada biz bunu ona söyleyecek cesareti bulamayabiliriz.Onu yavaş yavaş hayatımızın merkezine alırız. O bilse de bilmese de dünyadaki en önemli insan olmuştur artık bizim için. Ama günden güne unuttuğumuz birisi vardır. ''Kendimiz...'' Bu hikayenin sonu ister mutlu bitsin,ister acı vererek, bu şekildeki fevri davranışımız bizi hep kaybedenler sınıfında yer almaya mahkum tutar. Birisini alır ve kendine put edersen, onu kazanabilirsin. fakat başta kendin olmak üzere kaybedeceğin birçok şey olur. Bu bir alışveriş,bir pazarlık,bir açık arttırma... En azından takas ettiğine karşın buna az da olsa değecek birini seçmeye çalış. Zaranın neresinden dönülürse kardır öyle değil mi... ?
O'da o hareyi takarak kendi özgürlüğünü ve benliğini bir avuç toprak ve mutluluk karşılığı satmaya tercih etti,Dünyadaki milyonlarca insanın yaptığı gibi. Ve büyük bir ihtimalle yakında bunu belgeyecek ve sevdikleriyle bunu kutlayacaklar. Umarım o ve seçtiği kişi hayatlarının sonuna dek mutlu olurlar. Ben olacaklarına eminim. Çünkü o harenin bir özelliği daha var. O da hayatta daha fazlasını hissedeceğin tüm unzuvlarını yok etmesi... Neyseki ben ucuz atlatmışım. En azından o hare birileri için güzel bir iş çıkardı.Kendimi şanslı hissetmeliyim galiba...
Bu günü asla unutmayacağım. Bana kattıklarını,benden söküp aldıklarını...Beni fazlasıyla etkileyen bir kitapta okuduğum gibi ''iki yarım matematikteki gibi bir bütün değil,noksanlığın karesi eder.'' Artık tek bildiğim azla kanaat etmemem gerektiği. ''Aza kanaat etmeyen çoğu  bulamaz'' demiş ya birisi,Bunu söyleyenin korkağın teki olduğuna yemin edebilirim. Çünkü benim gördüğüm tek doğru, seçimlerinin eksiklikleri seni boş ve yamalı bir dünyaya  tek gidişlik bir bilet sunduğu.Kötü olansa, bileti satın aldığında iade etmenin neredeyse imkansız olduğu...
Yarım yamalak,noksan,kusurlu hiçbir şeyin hayatımda yeri olması imkansız artık. Hiçbirşeye bu konuda imtiyaz vervemek gerekiyormuş meğer.Bende artık kusursuzu arıyorum.
Bana çok yakın olan birinin felsefesinin yolunda yürüyeceğim bende .''iki yarım noksanın karesi ediyormuş.Belkide iki mükkemmel,kusursuzluğun karesi eder.''
Hayattaki seçimlerinize dikkat edin, verdiğiniz değere karşılık aldığınızın ederine iyi bakın.Ve gözlerinizi herzaman dört açın. Bu kısır döngüye çoktan haspoldunuz belkide...
Sana hayatında mutluluklar dilerim. Umarım gördüğün her çocuğu sevdiğin kadar boy boy çocuklarınız olur. Bana kattıkların ve kattıkların sayende katacakların için şimdiden teşekkür ederim. Merak etme, sonsuzluk ve özgürlüğün şarabından bir yudumda senin için içeceğim.Ne de olsa bunu hakkettin.
Hoşçakal L, Sonsuza dek görüşmemek üzere. . .

20 Şubat 2011 Pazar

From The Beginning

Herkes vedaları sevmez, bende başlangıçları... Böyle durumlarda ne söyleyeceğimi,ne yazacağımı genelde hiç bilemem.Öyle pat! diye çıkmıyor bazı şeyler.Herneyse, ben kimmişim,neymişim, nerde doğmuşum,hangi liseleri bitirmişim,kimlerle gezmişim,kimlerden etkilenmişim gibi abuk sabuk hikayemi direkt geçerek burada bulunma nedenime geliyorum.
Efendim ben naçizane bir gözlemciyim. Sıkı bir gözlemci... Burda bulunmamın tek amacı sizlere kendi bakış açım ve vizyonumdan küçük bir pencere sunmak.Biraz klaşe olduAma öyle.Kendi deneyimlerimi,kendi doğrularımı,kendi hayatımdan kesitleri aktaracağım buraya...Belki birileri yolunu şaşırıp buraya düşer,yazdıklarımı okuyup kulaklarımı çınlatır diye...
Hep bunu yapmak,bir yerde birşeyler yazmak istemişimdir.İnsanlar ne güzel kendi rahat koltuklarında herkese verip veriştiriyor.Ben neden bu zevke iştirak etmeyeyim?Üstelik artık küçük sırlardaki Ayşegül bile yazıyor.Benim neyim eksik ?Fazlam bile var!(bugün klişelere karşı bir ilgim var hayır olsun bakalım).Ve işte sonunda burdayım. Kimin okuduğu,hatta okuyup okumadığı umrumda bile değil.Ben buraya yazıyorum ya,işte bu benim için yeterli derecede anlam teşkil etmekte. Fazlasıda olur diye yanceplerimide boş bırakmayı ihmal etmedim tabiki...
Keşke size 'işte yazmak istediğim,tarafını tuttuğum konu bu!' diyebilseydim. Ama ne yazık ki bende o kadar üstün zekaya erişemedim.Bende tamamen karman çorman bir zihinle yazacağım herşeyi. Size temin edebileceğim tek nokta, yazdıklarımı o anda tamamen destekler nitelikte olmam.1 saat sonra o görüşün tam aksini iddaa eden birşey de yazabilirim. Burası benim blogum kardeşim!Neye inanıp ne yazacağım kime neymiş!?
Bunun dışında eklemek istediğim,yazılarımda bazı 'Baş Harf'li kahramanları görebilirsiniz.Onlar benim yaşamamımın nihai kahramanlarıdır.Kimileri anlık,kimileri sonsuza dek beni etkilemişlerdir.Aaa tabi her oyunun gibi benimde bir yardımcı oyuncum var(Başrol benim):'L'. Ahh o bana neler kattı,benden neler alıp götürdü...Kulakları çınlasın. Ben burda onu buraya yazarken o ne yapıyordur acaba çok merak ediyorum. Heralde bir blogda ana konu olarak yazıldığını görse,şaşkınlıktan küçük dilini yutar.Canım benim...
Bunu insanları deşifre etmemek için bunu yapıyorum.Ama olaylarda şahıssız yaşanmıyor ki. Hiçbir zamir kullanmadan birşey yazınca da 'Da vinci şifresi'gibi birşey oluyor yazılan.Benim amacım yüzyıllar sonra niteliği netlik kazanacak birşey oluşturmak değil,aksine okuyan şak diye anlasın herşeyi. En iyisi böyle belli etmek. Hem en büyük hayallerimden biri L'nin bu yazdıklarımı okuyup,o L'ninde kendisi olduğunu anlaması... Kimbilir belki birşekilde kendi egomu kat kat katlayacak bir ün,şan,şöhrete kavuşursam kendisini tüm çıplaklığı ile basın toplantımda deşifre eder,ağzıma geleni söylerim.Yok şaka şaka söylemem. Sonsuza dek güzel olaylarla anacağım onu.Artık hayatlarımızda kesişmiyor zaten,arkasından konuşmak doğru olmaz.Hem Onun etini çiğneyemeceğim durduk yere...
Neyse ben uzattım galiba.İyiki de başlangıçları sevmiyormuşum. Birde sevsem n'olurmuş acaba inanın sizin kadar bende merak ettim.
Size iyi eğlenceler...
Ben Naçizane ''kendini arayan Ergencan''. . .