28 Mart 2014 Cuma

Chancing Dynamics


 ‘’Yazı yazmak benim tek sığınağım.’’ diye bir cümle okumuştum bir Türkçe paragraf sorusunda. Sanırım bu yıl benim de ender sığınaklarımdan biri oldu bu ‘’yazı yazma’’ eylemi. Gerçi eski yazılarıma bakıyorum da ,gören de her hafta en az bir yazı yayınlıyor sanacak, o zamanki halet-i ruhiyemden olacak ki onlarda daha fazla doluluk hissediyorum. Son yazılarımın ise içi biraz boşmuş gibi geliyor. Çünkü sizlere kendimce kanıtlamaya çalıştığım argümanlar sunamıyorum. Ama bu yazım umarım eski performansıma daha yakın bir yazı olacak. Çünkü son birkaç haftada hayattan çok şey öğrendim. Bunlardan en önemlisi ise : ‘’Kendini kendine saklama’’ saçmalığı.
Hayatınızı şöyle bir gözden geçirin. Geçmiş deneyimlerinizden aklınıza gelenlere yoğunlaşın. Birkaç dakika sonra bu geziden şunu anlayacaksınız ki hayatınız bazı dinamikler üzerine kurulu.  Ve bu dinamikleriniz hayatınızda değişmesini en çok istediğiniz ve istemediklerinizden oluşmakta. Belki de bunun üzerine sorulması gereken soru şu : İnsanın hayatında dinamikleri olmalı mı ?
Bu soru önemli çünkü dinamik demek denge demek. Denge demek hayatta mutlu ya da mutsuz olmak demek ve bu da aslında sizin bu dünyadaki varoluşunuzun en büyük parçası demek. Eğer dinamikleriniz varsa, bu dinamikleri bilinçli bir şekilde kontrol etmek zorundasınız zira farkında olmadığınız bir sürü dengesizlik ileride büyük bir yıkıma yol açabilir. Bu dinamiklerin iyi veya kötü olmasına gerek yok. Hayatınızın dinamiği bir hastalık bile olsa, iyileştiğinizde kendinizi sudan çıkmış balık gibi hissedebilirsiniz.
Hayatımın son dönemlerinde buna benzer bir süreçten geçiyorum. Yaşamımda değişen bir sürü şey oldu ve bunlar üzerine düşündükçe fark ettim ki önemli olan değişimin ne niteliği ne de niceliği.Önemli olan tek
 şey:değişim. Bu değişimler sizi hayatınızda yeniliklere açık olma ile ters orantılı bir şekilde etkiliyor ve zaman zaman zor durumda bırakabiliyor. Hatta öyle bir noktaya geliyorsunuz ki karakteriniz, kişiliğiniz, fikirleriniz, tabularınız, idealleriniz, kısacası sizi siz yapan her şey üzerinizde 500 yıl öncesine ait geleneksel bir elbise varmış gibi içinizde bulunduğunuz bu yeni koşullarda  sırıtmaya başlıyor ve size tek çare olarak kendinizi tekrardan oluşturmayı bırakıyor. ‘’Hayır ben böyle kalıcam!’’ diye diretip savaşmak aklınıza 2. bir seçenek olarak gelmiş olabilir ama unuttuğunuz bir şey var : Aynı kalma adına uğruna savaşmayı göze aldığınız her şey içinizde bulunduğunuz bu yeni durum için bir hiç ve bu da doğal olarak sizi bir hiç yapıyor.
Son birkaç aydır kimsenin deneyimlemeyi istemeyeceği şeyler yaşadım : 2 yıl okuduğum üniversitemi bırakıp tekrar sınavlara hazırlanmak zorunda kalmak gibi. Malum geçen hafta da bu maratonun ilk aşaması YGS-2014 gerçekleşti. Sınavımın beklendiğim gibi geçmemesi üzerine başına bu durum gelmiş her öğrenci gibi demoralize oldum biraz ve soluğu Rehberlik Öğretmenim Serhat Hoca’da aldım. Düşünüyorum da o gün dershanenin asansöründe rehberlik odasının bulunduğu kata gelmeyi beklerken birazdan farkında varacağım birçok şeyden habersiz olan ben meğer ne safmış. O rehberlik odasında ben 1-1.5 saatte o kadar çok şeyin farkına vardım ki… Hem kendimle, hem hayatla ilgiliydi bu farkına vardıklarım. ‘’Nedir bunlar anlatsana ?’’ deseniz çoğunu açıklayamam. Anlatmaya çalıştıklarımı da bu yazı içinde vermeye çalışıyorum. İçinde bulunduğum bunca yenilik karşısında şuanki benliğimin sırıttığını işte ben o odada anladım. Ve dinamiklerimi tekrardan dengeleme adına kendimi törpülemeye karar verdim. Özgüven’in ve kendini dipsiz bir çukurda hissetiğin anda bile asla vazgeçmemen gerektiğini de işte yine o odada anladım. 1.5 saatte o anki yaşamından ufak bir fragman sundu bana Serhat Hoca ve o fragmanla bile beni çok ciddi sarsmayı başardı. Kendi adıma ders almam gereken en önemli iki nokta özgüven ve dışa dönük olma konularıydı. İşte bu yüzden de 2014 model yeni bir ben yaratma adına gerekli çalışmalara başladım ve size şunu söyleyebilirim ki : Bu şey bi harika dostum!
Hayat o kadar ilginç bir illüzyon ki ; çözmeye çalıştıkça sizi kandıran, kendinizi ondan soyutlaştırdıkça sizi de soyutlayan, neye inanıyorsanız sizin gerçekliğinizi o kılan, en önemlisi de  her şeyin anahtarı ondaymış gibi gözükse de aslında sizde olan kusursuz bir platform. Ne yazık ki her oyun gibi bunun da bazı kuralları, cezaları, ödülleri var. Anahtar kelime ise : Esneklik. Mutlu olmanın kilit kelimesi bu bana göre. Tabiki karşıt dinamikleri doğru oturtabilmek koşulu ile.
Herkes gibi ben de korkuyorum içinde bulunduğum bu yeni koşullarda. Bilinçaltımda daha fark edemediğim neler varsa artık son 2 gündür kabus ve karabasan dolu geceler yaşıyorum. Ama fark ettim ki korkmak üzerinde durulması gereken nokta değil. Önemli olan bu basamağı atlatıp kendin adına eylemlerde bulunmaya geçmek ve pes etmemek. Daha da önemlisi dinamikleri doğru şekilde yerine oturtmak için var gücünle harekete geçmek. Çünkü oluşturduğun o dinamik, aslında senin ta kendisi.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder