31 Temmuz 2017 Pazartesi

The Night Is Dark and Full of Terror

İşte yine gelmiş, bir dating sonrası, dağılmış ve başı öne eğik bi şekilde, burada kendimle yüzleşiyorum. Bu yüzleşmenin bu kadar uzun sürmesinin sebebi yıllardır Oğuz'un kendi içinde bir arpa boyu yol gidememesiymiş şimdi anlıyorum. Yıllardır kendimle ilgili değişen hiç bir şey yok! Bu kadar stabilite ve değişime karşı çıkmayla nasıl mutlu olabilir ki insan ? Kendini yenilemeden, derisini tazelemeden, bir üst versiyonuna erişemeden hayattan daha da önemlisi kendinden nasıl tatmin olabilir !?
Kendimle ilgili gerçekleri,hayaletleri,illüzyonları tokat misali yüzüme çarpan bir hafta sonu geçirdim. C.tesi günü bir süredir tanıştığımız C ile görüşmek için Bursa'ya gitmeye karar verdim. Ailevi,maddi,akademik,özel hayatımla ilgili art arda gelen onca problemden sonra ''farklı bir yerde hava almak bana iyi gelir, kafamı dağıtırım'' diye düşünmüştüm. C de aklı başında, hoş birine benziyordu. Belki de O kişiydi, kim bilebilirdi ki ? Her şeyden önce, asgari samimiyet kurabildiğim birine sadece bir anlığına her şeyden uzaklaşmak için başımı omzuna koyup uyumaya deli gibi ihtiyacım vardı. Ben de bu vesileyle tüm kırılmışlığımı ve üzüntülerimi yüklenip Bursa'ya gittim. C ile cumartesi gece yarısı ancak buluşabildik. İlk intiba ve tanışma çok iyi geçti. Bir şeyler atıştırıp kalacağımız eve geçtik lakin yorgunluk ve saatin geç olması sınırlarımızı zorlamaya başlamıştı. Bunun üzerine C ile olan sohbetimiz birden onun eski ilişkilerine geldi. Geçmişte nasıl kandırıldığından, aldatıldığından, saf yerine konulduğundan, suistimal edildiğinden ve bu sebeple güvenini yitirdiğinden o kadar bahsetti ki geçmişteki travmaları aramıza adeta kara bir bulut gibi girmeye başladı. Son olarak ta, ''aşık olacağım biri mi, öyle biri çıkacağını zannetmiyorum'' sözü bardağı taşıran son damla oldu. MADEM BU ZİHNİYETTESİN O ZAMAN NEDEN İNSANLARLA FLÖRT EDİYOSUN BE İNSAN!, demeyi çok istememe rağmen anlayışlı bi şekilde dinledikten sonra yaptığı bu seçimlerin asıl suçlusunun kendisi olduğunu ve bu yüzden başkalarına değil kızacaksa kendisine kızması gerektiğini usturuplu bir şekilde söyleyip lafımı ortaya koyduktan sonra ortada saçma ve gereksiz bir muhabbet döndüğü için arada istemsiz bir gerilim oluştu. Bu sohbetten sonra ben fazlasıyla düşmüştüm açıkçası çünkü birini tanımak için yaptığım 300kmlik yolculuğun hak ettiğinin bu olmadığını düşünüyordum. Az ve öz zamanımızı kendimiz hakkında değerlendirmek varken insanların geçmiş defterlerini açması kadar aptalca bir şey de göremiyorum. Bu sohbet kendimi flört seviyesinden arkadaş seviyesine çektiği için içimde fiziksel ve duygusal ne varsa C'ye karşı birden griye bürünmüş oldu. Ardından ikimiz de çok yorgun olduğumuz için uyumaya karar verdik ki ben bu sohbetten sonra diğer yatak odasına yöneldim çünkü ayrı yatacağımızı düşünüyordum zira bu kafada olan biri olsam kimseyle beraber uyumazdım. Diğer odadaki yatağın üzeri boştu ve sorduğumda yorgan ve yastığı büyük yatak odasına taşıdığını söyledi beraber yatmak için, ben de bir şey demeden odaya ilerledim ( zihnimde bu ne perhiz bu ne lahana turşusu mk düşünceleri uçuşuyor) Yatağa yattığımızda ben dayanamayıp konuyu açtım ve söylediği onca şeyden sonra aramıza bir duvar ördüğünü ve bu sebeple benimle nezaketen aynı yatakta yatıyorsa hiç gerek olmadığını belirttim. İçinde olduğum ruh hali sebebi ile zaten hassas bir dönemimdeydim ve bu durum beni oldukça demoralize etmişti. Hemen  yok canım N'alaksı var sen beni yanlış anladın bık  bık bık söz grupları ve 1-2 sarılmanın ardından birden öpüşmeye başladık ve ben burdan sonra koptum zira aklım ve ruhum  hala 5dk önce konuştuğumuz sohbetteydi. Beraber olmamızdan keyif alsam da erekte dahi olamadığım kısa bir seks deneyimi yaşadık. Bu ana kadar hiç bir şey hayal ettiğim gibi gitmediğinden bundan sonrasını iplememeye karar verdim. Ardından iki ruhsuz insan gibi uyumaya döndük lakin ben ne kadar olayın üzerinde durmak istemesem de son birkaç saatir deneyimlediklerime karşı içim içimi yiyordu. Ve ben hala yanımda moşur moşur yatan o rahat ve ilgisiz insanı uyurken izlemeye ve o haliyle ilgisinden dilenmeye çalışıyordum... Ne kadar acınası ve zayıf bir ruh hali içinde olduğumu işte o an net bir şekilde anladım. Bir çok şeye ihtiyacı olan kırılgan bir çocuk gibiydim ve yanımda ihtiyaçlarımı önemseyen kimse yoktu. Bu acınası halde uyumaya çalışırken sabah ezanı ile irkildim ve birkaç saat uyumamın akabinde sabah olmuştu bile...
Evden 11 de ayrılmamız gerektiğiden 10.30 gibi uyanıp alelacele hazırlanıp mekandan ayrıldık. Benim sabah uyanırken beklediğim o romantik uyanma anı da böylelikle de çöpe gitmiş oldu. Bundan sonra tüm gün dışarıda olacaktık ve ben ''ne zaman bir daha başbaşa kalacağız ki ?'' şeklindeki cevapsız sorularım eşliğinde kahvaltı etmek için dere kenarındaki güzel bir mekana gittik. Sanırım C'nin misafirperverliği iyi giden tek şeydi. Kahvaltıdaki sohbet te dünkü sohbetten farklı bir yöne ilerlemeyince dayanamayıp ne kadar eski ilişkilerinden bahsettiğini söyleyip çıkıştım. Ama biz ne dersek söyleyelim önemli olan karşımızdakinin anladığı kadarı olduğundan  çok fazla üzerinde de durmadım. Tek umudum pazar gecesini, en azından akşamını baş başa bir yerde geçirme ihtimalimdi ve ben bu ihtimalime tutunup bir çok şeyi gözardı etmeye devam ettim. Farklı bir yerde Cortado ve Flatwhite larımızı içerken bu gece beraber kalma düşüncemi ilettiğimde eve gitmesi gerektiğinden ve işleri neticesinden bunun olamayacağı cevabını aldım ve bu da bana güzel bir cevap daha olmuş oldu. Bu noktada benim de ikimizle ilgili tüm ihtimalin 0 a düştüğünü anlamış oldum. Ardından biraz Bursayı dolaştıktan sonra benim İdo'ya binmem  için Güzelyalıya doğru yol aldık. Sahilde yürürken içinde bulunduğum ruh hali yüzünden tek hissettiğim koca bir hiçlikti kendimle ilgili. C'ye kıyasla bir işim, iyi bir hayatım, güzel ve sıcak ailevi ilişkilerim, özgüvenim ve hayata karşı bir hedefim yoktu ve bunların hepsinin hissettirdiği hiçlik ve hiçbir şeylik duygusuyla yüzümde tebessüm, C'ye her şey için teşekkür edip uğurlayarak feribota doğru yol aldım.
Bir insanın düşüşünden daha acı verici bir şey varsa o da o kişinin düşerken tutunabileceği hiç bir dalının olmamasıymış bunu deneyimledim o an. Kötü geçen bu flörte karşılık tutunabileceğim hiç bir dalım yoktu benim. Ne ailem, ne işim ne param ne eğitimim hiçbişeyim hiç bir şeyim yoktu işte! Ve ben tüm bu yoksunlukları o feribotta ve sonrasında tek başıma hissedip yaşamak zorundaydım...
Bu acı verici deneyimin bana kattığı en büyük ders kendi eksikliklerim ve zayıflıklarımdı aslında. İçinde bulunduğm duruma sonsuza dek üzülüp ağlasam da bu şekilde düzeltemeyeceğimi, bunun için değişmem ve harekete geçmem gerektiğini anlamıştım. En azı ufak bir başlangıç, bi' bebek adımı dahi kafiydi ama yeterki o cesurca adım atılsındı! Ben de hayattan ve C'den aldığım bu acı verici dersin ardından kendimle başbaşa eve doğru yola koyuldum. Şuan kendimi çok basit,eksik,yetersiz ve zayıf hissediyorum. Buna rağmen günün ağırması ile birlikte kendimi geliştirmek adına bir kaç bebek adımı atacağım. Belki bu adımların hiç biri işe yaramayacak, belki pes edeceğim, belki her şey daha iyiye gitmeye başlayacak;bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bir daha asla eski Oğuz olamayacağım. Asla...

1 yorum:

  1. Senin buluşma nedenin farklı iken onunki bildiğin tek gecelikmiş. Bu durumlarda konuşulacak pek bir şey olmadığından hemen eski sevgili mevzularına sarılınıyor. (sorduk mu da anlatıyorsun - çok sıkıcı) En azından bebek adımı dahi olsa seni hareketlendirmesi yönünden de pozitif düşünebiliriz.

    YanıtlaSil