Bağımlılık...Kötü bir kelime gibi duruyor değil mi?Aslında hepimizin aşikar olduğu ve bir o kadar içinde bulunduğumuz bir durum.Hep söylenir dururuz:''Ben özgürüm!Ben bağımsızım!Ben şöyleyim,Ben böyleyim...''.Her ne kadar bu cümleleri söylerken kendimizi iyi hissetsekte,aslında hayatımızın bu söylediklerimizle alakası olmadığı apaçık ortadadır.En basit örneği ile her sabah uyandığımız anda sarıldığımız bir bardak su,bir bardak kahve,bir bardak çay...Onlar olmasa nasıl kendimize gelebiliriz?Nasıl güne başlarız değil mi?Sabah kalktığınızda kahveniz mi bitmiş?Çay mı almayı unutmuşsunuz?Yoksa hep aynı marka içtiğiniz hazır su yerine aileniz farklı bir su mu almış busefer?Eyvahlar olsun!Kaçtı güzelim gün...
Ne kadar acıklı ve trajik bir durum değil mi?Doğduğun andan itibaren Anne'ye olan bağımlılık zincirimiz,biz büyüdükçe hızla artmaya ve bizi adeta çemberi altına almaya başlıyor.''Balık hafızalımısın oğlum sen?'' diyerek dalga geçtiğimiz varlık bile doğumundan ölümüne kadar yalnız,bağımsız olarak yaşıyor .Kimbilir onlar da belkide kendi aralarında ''Dostum sende iyice manyadın.İnsan gibi bağımlılık manyağı oldun lan!'' diyorlardır kendi aralarında.Söyleseler bile yalnış olduğu söylenemez.Dünyada enbüyük silaha,akla,sahip bizler kadar bağımlı olan bir canlı varmı hiç?Hiç düşünmeyin ben size cevabı hemen vereyim:Hayır!Yazarken bile insanın kendisine acımaması mümkün değil.Yazık...
İşin ilginç yanı,herkes bu durumdan son derece mutlu,rahat.Kimsenin bağımlı,himaye altında olma gibi bir problemi yok.Piramit şeklindeki görünmez bir platform üzerinde ya birileri tarafından kaplanıyor ya kapsanıyoruz.Bu kısır döngü içinde tıkılmışız.Yardım isteyen insanlar ise o kadar azınlıkta ki,feryatları çoğunlukla duyulmuyor bile.
Karakterimin getirdiği bağımsızlık içgüdüsü,kendi hayatıma yön vermeye başladığım şu yıllarda bu durumdan sıkılan her insan gibi kendime dönmeme ver mümkün olduğunca az bağımlı olabilmem için elimden geleni yapma durumu içine sürükledi beni.İçinde bulunduğumuz bu dehşet verici durum,yaşamın getirmiş olduğu son derece ironik bir tesadüf eseri öğrendim ki bu aslında insanlıktan beri bilinmekteymiş.Üstelik bir deha tarafından kendi tam bağımsızlığını ilan etmende sana ön ayak olacak bir felsefe geliştirilmiş.Varoluş felsefesinin belkide en derin ve anlaşılmaz tabakasında yer alan bu felsefe ve yandaşlarının hayatlarını öğrendiğimde,kendimin aslında onların yanında ne kadar aciz ve basit bir varlık olduğumu anlamam çokta uzun sürmedi.En zorlu,en çetin savaşlardan bile yara almadan çıkan,yeme ve içme gibi insani gereksinimlere ihtiyaç duymayan,hiç uyumayan,ölümsüzlüğünü kazanmış mutlak bir azınlık...İlk okuduğumda bende fantastik bir kitap okuyor sanmıştım.Sanırım kolay yolu seçip inkar etmek hepimizin işine geliyor.İster inanın ister inanmayın ama bizim bu tam bağımlı hayatlarımızın egemen olduğu bu dünyada tamamen özgürlüklerini ilan etmiş azda olsa insanlar hüküm sürmüş,onlar birer ölümsüz kahraman olduklarına göre hala içimizde hüküm sürmekteler.Bu tür insanların varlığı,onlar kadar olamasada en azından bu hükmen giydiğimiz tam bağımlılık kefenimizin bazı kısımlarını yırtıp atmamız konusunda bizlere ilham,güç kaynağı olabilir.Bu dünyaya gelme sebebimiz de budur belkide.Kendi krallığımızı,kendi bağımsızlığımızı nasıl kazanacağımızı öğreneceğimiz bir deneme tahtasının üzerindeyizdir belki...
Doğduğumuz andan annemize olan bağımlılığımız,bu samimi maske ile birlikte yavaşça hayatımıza sızar ve bizi ele geçirir.Maddesel olarak bağımlı olduğumuz onlarca şey varken,birde bizlere birbirimize bağımlı olmamız öğretilir.Yalnızlık lanetlenir durur çevremizdekiler tarafından.Hep kulaklarımıza küpe edilir.''Yalnızlık Tanrı'ya mahsustur!''Evet çok doğru söylenmiş bir söz.Sen bu dünyada kendinin Tanrı'sı değilsen,böyle bir niyetin yoksa bağımlı olmamak için hiçbir nedenin yok.Ama hep küfrettiğimiz,içinde yaşamaktan bıkkınlık geçirdiğimiz bu hayatımızın bu kadar olumsuz ve sefil durumda olmasının sebebi tamamiyle bizim bağımlı olma eğiliminiz yüzündendir.Bağımlılık,karşı tarafa güven,istediğimiz an başımızı koyabileceğimiz sıcacık bir omuz uzaktan güzel görülebilir.Ama şu da bir gerçektir ki iki bireyin tek bir birey olması da imkansızdır.Karşı taraftan aldığın yada verdiğin asla arz-talep bakımından %100 uyumlu olamaz.İşte bu yüzden de yetinmek zorundasındır.Yetinmek ve bu hayatına isyan etmek...
Herşeye rağmen hala bu yazıyı okuyorsan,nefes alıyorsun demektir.Hala umut var demektir.Hayatında imkansızları yaratmak ve değişmesi imkansız olayları sonsuza dek geçmişte bırakmak için önündeki tek engel sensin.Eğer sınırsızlığı,sonsuzluğu istiyorsan,eğer krallığa hükmetmek istiyorsan,önce kral olman gerek.Sefil bir yoksul olarak bir krallık yönetemezsin.''Önce Kral ol,Krallık ardından gelecektir...''
Bu artık bazı insanlar tarafından farkedilmiş durumda.Yakında insanlık iki farklı tür olarak bölünecek:Sonsuz yada sonlu .Önemli olan şuan bulunduğun taraf değil.Önemli olan seçtiğin,içinde bulunmak istediğin taraf.Düşünce biçiminden başlayarak sana empoze edilen bu yoksulluktan kurtulmaya başla biran önce.İçtiğin sigarayı,alkolü çöpe at.Hayatının merkezine kendini koy.Bırak artık birilerine ait olma saçmalığını.Kimse seni,sende kimseyi sevmek,onun egemenliği altında olmak zorunda değilsin.sen kendini sev, kendine değer ver.Seni tekrar kandırmalarına izin verme.Eğer gözlerini hala içinde bulunduğun bu duruma karşı kapalı tutmaya devam edersen,Bu dünyada kendi cennetlerini yaratmış olan insanlar sonsuza dek mutlulukla sonsuzluklarını haykırırken,senin o gözlerin sonsuza dek kapanacak ve yaşamış olduğun tüm o yıllar bir hiçe dönüşecek...
Yaklaşık 2000 yıldır bu dünya üzerinde sahte egemenliğimiz ile bulunuyoruz.Çok yakında elimizdeki bu tapu sahte olma özelliğini göstermeye başlayacak.Kaybedecek tek bir sanyemiz bile kalmadı artık.Dünya sonsuza dek değişecek ve tüm dengelerin alt üst olacağı bir sürece çoktan girdi ve artık sona gelindi.Düşün,taşın,kaşın ve karar ver.
''Sen hangi tarafta olacaksın?''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder